2 Şubat 2008 Cumartesi

Münferit




Münferit Bir Eylem

İnsan unutkan ama aynı zamanda hatırlama yetisi olan bir varlık. Neyi unutup neyi anımsadığı onun içinde yaşadığı zaman ve bağlamla doğrudan alâkalı. Yani bir anlamıyla bellek tamamıyla ideolojik/siyasal bir yatırım alanı. Geçmişinizden bugüne neleri taşımak isteyeceğinize bağlı bir olgu. Bellek acı’nın belleğidir daima. Acı’nın kuyusudur. İnsan’ın unutamadığı şeyler, olaylar, acı eşiğine nelerin yer ettiğine bağlı. Başkasının acısına bakma ve ona ortak olma çabası ise günlük yaşamımızda vereceğimiz kararlar ve tercihlerle şekilleniyor. Neleri hafızamızda tutmamız gerektiği sorusuyla en acı biçimiyle Hrant Dink’in katledilmesinin ertesinde karşı karşıya kaldık. Yüz binleri ayağa kaldıran bu cinayet -belleğimizden deneyimle- münferit bir cinayet değildi. Onyıllarla ifade edilebilecek bir soykütüğe sahipti. Münferit nitelemesi üzerine şekillenen devasa bir tarih vardı ardımızda bıraktığımız.

Geçmiş ama hangi geçmiş? Bellek ama hangi bellek? Kolektif bellek, kolektifliği tarif etmekle meydana gelen bir şey. Her toplumsal grup veya sınıf kendini bir geçmişe ve kökene dayandırdığına göre her kesim kendi acı’sının saklı olduğu geçmişi akılda tutar ve sürekli güncelleştirir. Yani kolektif bellek dediğimiz şey kendinizi dahil ettiğiniz bağlama ilişkin bir şeydir; çarpıtılmaya müsait bir alana dönüştürülebilir. İktidara endeksli medyalar tarafından üretilen görsel-işitsel imgelem bombardımanı altında kolektif bellek askıya alınabilir ne de olsa. Dolayısıyla yarına sorunsuzca uyanmak adına unutma’nın ustası ve de mahkumu olarak günümüz insanı bellek konusunda sorunludur. Anımsar ama emin olamaz: veya öyle anımsamıştır.

Hrant’ı yitirdiğimiz tarihe atfen 19 Ocak Kolektifi adı altında şekillenen oluşum geçmişin, sesi kısılmış geçmişin, taleplerini kendi duyarlılığı içinde hissedip, günü karartan ve geleceği umutsuzlaştıran sıkıntı evrenine karşı karartılmış bir tarihin içinden sanatın, siyasal alan, bellek ve tarih ile kesişme olasılıklarını genişletip, oluşturulmuş yapay ayrımları da geçersizleştirme gayretiyle çalıştı aylar boyunca. Gruba dahil olan insanlar, sanatçılar, yazarlar ortak belleklerini sorgulanabilir, hesap sorulabilir bir sürece sokmaya karar verdiler. Çalışma aşağı yukarı 25-30 yıllık bir geçmiş üzerinde şekillendi. Ve acıların ortak kaynağı belliydi neredeyse. İnsanlar bu ülkenin dört bir yanında değişik kaynaklardan gelen ama aynı mantık üzerine şekillenen şiddetin hedefi olmaktalar.Ölümler, öldürmeler ya da kaybettirmeler zinciri “münferit” olaylar adı altında toplumu şiddet ile denetim altında tutmanın yolu olarak kullanılıyor. 19 Ocak olarak biriken enerji şimdi’nin, bugün’ün günün yeteri kadar karartıldığına (delil karartma gayretleri unutulmasın), sürekli münferit sıfatına havale edilen gerçekliğin tartışmaya açılması gerektiğine inanmakta.

Cinayet”ten yol alarak Türkiye’de son 27 yıllık geçmişinden yani 12 Eylül askeri darbesinden bu yana, devletin yetkili ağızlarının manipülasyon amaçlı olarak sıkça başvurdukları klişe bir ifade münferit. Tek tük rastlanan olay/durum gibi bir sözlük anlamına sahip olan sözcük yaşanan yaralıyıcı olayları bireysel sapkınlıklar şeklinde açıklar, siyasal cinayet tarihinin üzerini örter, tepkileri hafifletmeye çalışır ve yapısal açıklamaların kapısını kapatır. Münferit olarak paketlenen olayların soykütüğünü bütün saçaklarıyla ortaya çıkarmak elbette ciddiyet ve emek isteyen bir başka çalışmada ele alınabilir. Gerçekleştirdiğimiz alçakgönüllü ölçeğe sahip etkinliğin amacı ise katilleri halen aramızda yaşayan ve neredeyse tamamını fail-i meçhul olarak değerlendirebileceğimiz cinayetleri hatırda tutmak ve Hrant Dink’in yaşamını sonlandırmaya yönelik bu saldırının öncellerini bugüne taşımak, bu cinayetin hiç de tesadüfi veya münferit olmadığını bütün çıplaklığıyla ortaya koymak.. Katilleri bulunamayan bulunsa bile gerisindeki uzantılara ulaşılmayan ve hep meçhule terkedilen cinayetleri hazırlayan siyasal akıl ve korkuya dur diyebilmek. Bunları bugünden geriye doğru kapkara bir bellek üzerine beyaz puntolarla aydınlatmak ve birbiriyle akraba konumdaki şiddet makinalarından çıkıp bir ağ oluşturduğunu gösterebilmek. Yayılarak büyüyen nefret söylemi ve linç kültürü, faşizan saldırıların meşrulaştırılmış dayanakları olarak gündelik hayatı işgal etmekte. ‘Doğal ve demokratik’ tepkiler olarak görülüp kimilerince takdir gören yapılaşma, Hrant Dink ve sonrasında gerçekleşen nefret cinayetleriyle sokak faşizminin de yolunu açıyor. Bu söylem bugünlerde sınır-ötelerine taşmakta ve savaş tamtamları hergün daha patırtılı biçimde etrafı kaplamakta. Öyleyse bu söylemin gelişmesi süreci zamanla çözülür deyip beklemek yerine, vicdan sahibi her kişinin üstlenebileceği bir sorumluluk olacağı düşüncesiyle bugün’e yönelmek gerekiyor ve bu şekilde akan zamanı durdurmak gerekiyor bir yerde. Çünkü yeterince nefret kin ve düşmanlık ortalığı sarmış bulunuyor.

İktidarın ana ve kutsal gövdesine giremeyen ve sürekli dışlaştırılan kesimler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, travestiler, geyler, lezbiyenler, işsizler, göçmenler, mülteciler, Afrikalılar veya herhangi sıradan bir insanın maruz kaldığı şiddet; aynı şekilde mikro iktidar mekanizmaları olarak değişik siyasal örgütlenmelerin şiddetine maruz kalıp meçhule bırakılan bütün cinayetler bu etkinlik çerçevesinde eşit bir mesafeyle ele alındı. Nereden gelirse gelsin sivil yaşama yöneltilmiş şiddete tepki göstermeyi önemli buluyoruz. Önemli olan bu nereden geldiği önemli olmayan şiddete her koşulda dur! diyebilmek ve tepki gösterebilmektir.

Bir yıldan bu yana düzenli olarak bir araya gelen 19 Ocak Kolektifi’ni oluşturan güncel sanatçılar ve yazarlar bu etkinlik ile geçmişte üzeri örtülen bu cinayetlere dair kayıtları titizlikle araştırarak kendi kişisel bellekleriyle yüzleştiler. Etkinliğin taşlaşmış bir anı sergisi olmasından kaçınıldı. Anma edimi bir tavır, bir eylem olarak tasavvur edildi. Bugün Türkiye’nin dışa dönük vitrinini süslemesi amacıyla ıslah edilmekte olan bir kültürel alan olarak güncel sanatın güncel olana, toplumsal olana radikal müdahalesinin mümkün olabileceğini bir kez daha dile getirmek istiyoruz.
19 Ocak Kolektifi



Antenna


münferit sergi videosu



antenna-tr.org